7 Eylül 2023 Perşembe

özlemek güzeldir

 şaşırmışsındır, muhakkak. şaşırmalısın en azından. o kadar uzak kaldık ki birbirimizden, yazdığımı görünce ne hissedeceğini bile bilmiyorum açıkçası… ne oldu şimdi? de diyebilirsin, bir şey olmadı, hayır çok şey oldu. birkaç şarkı dinledim, bizim için anlamı olan, eskiden çok dinlediğimiz şarkılardan. eski hallerimizi özledim, ukala tavrını özledim, arkadaşlığımızı… hani şu benim içine ettiğim arkadaşlığımızı… ne kadar öfkeli şeyler yazmışım hem buraya hem de çiftşerit’e. çiftşerit, muazzam bir blog adı. güzel şeylerimizi hep ben bozmuşum, huzurumuzu kaçırmışım yıllar sonra fark ediyorum bunu… bunun için özür dilerim, çok çok. sen hep benim farkımdaydın bense kendimi otuzumdan sonra tanıyorum… arkadaşlığının kıymetini şimdi daha iyi anlıyorum, aynı zamanda o dönem sana neden aşık olduğumu da…


belki de, o son gece, yarım kalan o şarabı içmeliydik…

22 Şubat 2013 Cuma

ama yazmak iyidir

her şey üst üste mi gelir, yoksa hepsini bir anda mı beynimize doldururuz? benim çözemediğim tek gizem bu, sanırım. ya ben birden daralan bir insanım, yada gerçekten benim hayatımda her şey 'birden' oluyor. başlaması, bitmesi, geride bıraktığını fark etmem, alt-üst olmam birden oluyor. ben sanırım yaşadıklarımın tadını alamıyorum, aldığımı sanıyorum ama. hep sonradan düşüyor acılar başıma. mutluluklar zaten anlık. birkaç senedir, tam tarihi hatırlamıyorum, başımıza yada direkt başıma o kadar çok şey geldi ki, yediğim lafların, hakaretin, haddi hesabı olmadığı için, belirli bir süre veremiyorum artık. her neyse, hislerim çok kuvvetlidir. bazen göğsüm sıkışırdı, o zaman sorardım işte bir sana bir de babama. "iyi misin?" diye. kötü olsanız da haberim olmazdı bu durumlardan ötürü "hayır, ben ölüyorum" dediğiniz hiç olmadı. dün sabah, aynı ağrıyla uyandım, ama ne bizim için anlamı olan bir şarkı dinledim ne de seni aradım. aklıma bile gelmedi hatta 'üşüttüm' heralde diye düşündüm ama nefes alamıyordum, gülemiyordum, konuşamıyordum, öyle bir ağrı. bu kadar şiddetli olmamıştı hiç. kalp hastası mıyım acaba yoksa hala sana mı hastayım? onu da bilmiyorum. dün gece, telefonum çaldı. "C ARIYOR" diyordu, evet bu sefer hatta bayadır C diye kayıtlısın. çok net di mi? (değil) bence de. sadece baktım, telefon çaldı, bu kadar uzun çaldığını bilmezdim, bir an telefon mu dondu dedim, hala çalıyordu. meşgule mi atmalıyım diye düşündüm, ama bunun senin gözünde direkt "konuşmak istemiyor" gibi bi algısı olacağı için yapmadım, çünkü konuşmak istiyordum. ama telefonu açmak istemiyordum. açmadım, bir daha ararsın diye düşündüm, aramadın. telefon şarjdaydı, uyuyana kadar dokunmadım. dünün bunalımını yaşamadım, aradıysan aradın, göğsüm ağrıdıysa ağrıdı. yapacak hiçbir şey gelmiyor aklıma. bambaşka bir hayat yaşıyorsun orada, hayatında oraya ilk gittiğinde yerim vardı, ikinci sene hayatında değil ama sende bir yerim vardı. şimdi neyiz o bile bilinmiyor. sen biliyorsan, bana da söyle olur mu? bugün, bir şeyler oldu. ailemle ilgili. bir tek sana anlatıp akıl danışabileceğim türden şeylerdi, belki. aramayı düşündüm bir an, kime söylebilirim böyle bir şeyi dediğimde sen geldin çünkü aklıma. sonra ben arayınca telefonu açma özelliğinin kapalı olduğunu hatırladım, dünden sonra hiç açmazsın zaten. onu da biliyorum. "yazayım ben" dedim, aylar sonra.

9 Kasım 2011 Çarşamba